Docsity
Docsity

Prepare for your exams
Prepare for your exams

Study with the several resources on Docsity


Earn points to download
Earn points to download

Earn points by helping other students or get them with a premium plan


Guidelines and tips
Guidelines and tips

Engilish people bitches, Lecture notes of Historical Research

ANLATMAYA KELİMELER YETMEZ TAM BİR OÇ

Typology: Lecture notes

2017/2018

Uploaded on 11/17/2018

0707crazyboy0707
0707crazyboy0707 🇹🇷

5 documents

1 / 31

Toggle sidebar

This page cannot be seen from the preview

Don't miss anything!

bg1
BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI
(1914-1918)
3. ÜNİTE
pf3
pf4
pf5
pf8
pf9
pfa
pfd
pfe
pff
pf12
pf13
pf14
pf15
pf16
pf17
pf18
pf19
pf1a
pf1b
pf1c
pf1d
pf1e
pf1f

Partial preview of the text

Download Engilish people bitches and more Lecture notes Historical Research in PDF only on Docsity!

BİRİNCİ DÜNYA SAVAŞI

3. ÜNİTE

Avrupa’da patlak veren çatışma, hem Avrupa hem dünya için felaketler çağının başlangıcı oldu. Bu, dünya çapında bir savaştı: Çarpışmalardan payını almayan ya da asker, malzeme ve teçhizat göndermek suretiyle savaşın etkisini hissetmeyen tek bir toprak parçası kalmadı. Çatışma, ayrıca, giderek topyekûn bir savaşa dönüştü: Devletlerin elindeki tüm kaynaklar bu "Büyük Savaş" ya da “Harb-ı Umumî” için seferber edildi. Savaşın sürdüğü o dört yıl boyunca üniforma giymiş olan 70 milyon askerden en az 9 milyonu öldü. Bunlara savaş nedeniyle hayatları paramparça olan yetim, dul ve yaralıları da eklemeyi unutmamak gerek.

Avrupa’da bloklaşmanın temelleri 1914 öncesinde atılmaya başlamıştı. Bir tarafta 1868 Anlaşmasıyla birbirine sıkı sıkıya bağlanmış olan Almanya ve Avusturya-Macaristan İmparatorluklarının oluşturduğu Pan Germen Bloku, gevşek bağlarla da olsa İtalya’yı da yanına alarak “Üçlü İttifak”ı; diğer tarafta ise Avusturya ile rakip durumda bulunan ve Osmanlı ülkesinin “Doğu Anadolu” ve “Balkan Yarımadası”ndaki topraklarını kendi doğal yayılma alanı olarak gören Rusya, Almanya’dan intikam almak için fırsat kollayan Fransa ve kendi imparatorluk politikalarını tehdit altında gören İngiltere’nin oluşturdukları “Üçlü İtilâf”ı oluşturdular.

SAVAŞ ÖNCESİ BLOKLAŞMALAR

  • (^) Bloklar arasında giderek artan silahlanma yarışı, bunalımı tırmandırdı ve 1914 yılında Balkanlarda patlak veren bir kıvılcım, Avrupa’nın “dünya egemenliğinin” sonunu getirecek olan I. Dünya savaşının patlak vermesine yol açtı. Bir Sırp milliyetçisinin, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu veliahtına suikast düzenleyerek öldürmesi (28 Haziran 1914), bu ülkenin Sırbistan’a saldırmasına, Sırbistan’la Anlaşmış olan Rusya’nın Avusturya- Macaristan’a savaş açmasına, Avusturya’ya garanti vermiş olan Almanya’nın Rusya’ya ve bunun üzerine Fransa ile İngiltere’nin de Almanya’ya savaş açmasına yol açtı. Birbirlerine ittifaklar yoluyla bağlanmış olan devletler zincirleme olarak kendilerini bir savaş içinde buldular ve tam bir Avrupa savaşı başladı (28 Temmuz 1914).

Nitekim hükümet, sırf devlet memurlarının maaşlarını ödeyebilmek için Osmanlı Bankası’ndan 100.000 lira gibi önemsiz bir borç istemek zorunda kalmıştı. İlkbaharda Fransa’dan alınan bir miktar borç durumu biraz rahatlattı. Ancak ağustos başında seferberlik ilân edilince dengeler yeniden altüst oldu. Ekimde Almanya, bir miktar borç vererek, Osmanlılar’ın savaşa girmesi durumunda çok daha fazlasının verileceğini bildirdi.

Böylece gündeme iki politika geldi: Ordunun gençleştirilip modernleştirilmesi ve Üçlü İttifak ile Üçlü İtilâf’tan biriyle ittifaka girilmesi. Ancak, Osmanlılar’ın Balkan Savaşları’ndaki olağanüstü başarısızlığı, Büyük Güçlerin Osmanlı Devleti ile yapılacak bir ittifakı kendileri için bir yük olarak görmelerine neden olmuştu. Bu yüzden İngiltere, Fransa ve Rusya, İttihatçıların ittifak önerilerini nazikçe geri çevirdiler. Almanya ise aynı öneriyi ancak savaş başladıktan sonra kabul etti ve 2 Ağustos 1914’te gizli Osmanlı-Alman ittifak antlaşması imzalandı. O sıralarda Berlin’in Osmanlılar’a bakışında bir değişiklik olmuş, askerî açıdan önemli bir müttefik olarak görülmeyen İstanbul’un, hilâfet nedeniyle, Rusya, Hindistan ve Afrika Müslümanlarını isyana teşvik ederek Üçlü İtilâf’ı zor duruma düşürebileceği kanısı uyanmştı

Osmanlı Devleti Alman amirali komutasındaki iki savaş gemisinin Boğazlara girme iznini verdi. Alman donanmasına ait bu iki geminin, müttefik donanmasının önünden kaçarak Boğazlardan girip Osmanlı’ya sığınması karşısında, bu gemilerin kendilerine teslim edilmesini talep eden İtilaf devletlerine, bunların satın alındığının açıklanması, Osmanlı Devleti’nin tarafsızlığına önem veren devletleri bir süre sakinleştirdi. Savaş başladığında (28 Temmuz 1914) Osmanlı hükümeti tarafsızlığını ilân etti ve bu fırsattan faydalanarak kapitülasyonları da kaldırdığını duyurdu. Gerçi bu karar savaşan taraflarca ciddiye alınmadıysa da İttihat ve Terakki hükümeti bunu fiilen uygulamıştır.

Osmanlı hükümeti kısmî seferberlik hazırlıklarını başlattı. Fakat,

bu gemilerin mürettebatı değiştirilmeden Yavuz ve Midilli adını

alarak Osmanlı donanmasına katılmış olması da Almanlar’a

Türkiye’yi savaşa sokacak gerekçeyi yaratma fırsatı verdi. Ekim

ayının sonlarında, Karadeniz’e devriye ve tatbikat amacıyla İstanbul

Boğazı’ndan çıkan bu gemiler, Enver Paşa emriyle, 29-30 Ekim

gecesi Odessa ve Sivastopol’ü bombaladılar. Bunun üzerine Rusya

ve bağlaşıkları peş peşe Osmanlı Devleti’ne savaş ilân ettiler.

Böylece 30 Ekim 1914’de Türkiye I. Dünya savaşına katılmış oldu.

Cihad ilan edildi. Dolayısıyla bütün İslam alemi İtilaf devletlerine

karşı yürütülecek savaşta İttifak devletlerini desteklemeye çağrılmış

oluyordu. Ancak bunun fazla bir etkisi olduğu söylenemez.

1918 yılı başında savaş bütünüyle İttifak Devletleri aleyhine dönmüş bulunuyordu. Bu yılın Mart ayında Almanya Batı cephesinde yeni bir saldırı girişiminde bulundu ise de, ABD’nin savaşa girişi bu cephede ağırlığını göstermeye başlamıştı. Özellikle Amerikan yapımı tankların yardımıyla bu saldırı durdurulduğu gibi, İtilaf devletleri artık Alman ordularını Doğuya doğru çekilmeye zorlamaya başlamışlardı. Ayrıca Bolşevik Hükümeti iktidara geçtikten sonra Rus halkına ve Batı ülkeleri işçilerine yapılan savaşın bir emperyalizm savaşı olduğunu anlatmak ve onları savaşa karşı yöneltmek için Çarlık rejiminin yapmış olduğu bütün gizli antlaşmaları Sarı Kitap adıyla açıkladı.

Savaş öncesinde hiçbir tarafın ciddi ve güçlü bir müttefik olarak görmediği Osmanlı Devleti savaşın uzamasında neden olan Çanakkale’de önemli başarılar elde etmiş, Bolşevik Devrimi ve Brest- Litowsk antlaşması sonrasında da Kafkaslardaki kargaşadan faydalanarak Bakü’ye kadar ilerlemişti. Ne var ki diğer cephelerde başarısızlıklar da üst üste gelmekteydi. Bulgaristan’ın teslim olmasıyla Almanya ile Osmanlı Devleti’nin bağlantısı da kesilmişti. Dolayısıyla Osmanlı Devleti’nin mütarekeyi kabul etmesinde Bulgaristan’ın savaştan çekilmesi büyük rol oynadı.

Kesin durum ise barış anlaşmasının imzalanması ve bu anlaşmanın hükümetler tarafından tasdiki ile belli olur ve yürürlüğe girer. Halbuki, Mondros mütarekesinin imzalanmasından hemen sonra, İtilâf Devletleri, barış antlaşmasını beklemeye lüzûm görmemişler ve derhal Osmanlı topraklarını işgale başlamışlardır. Özellikle Türkiye’nin güney bölgelerinde bu durum daha açık biçimde görülmüştür.

  • (^) 1. 2. 3. ve 6. Maddeler açılacak olan İstanbul ve Çanakkale Boğazları ile Karadeniz’deki mayınlı sahaların İtilâf devletlerine bildirilerek temizlenmesi, sahil koruma dışındaki Türk savaş gemilerinin belirli limanlarda kalmasına dairdir.
  • (^) 5. Madde, sınırların korunmasını ve iç güvenliği sağlayacak miktardan fazla olan askerlerin terhis edilmesi, bunların silah ve techizatlarının tesliminin denetlenmesini öngörür.
  • (^) 7. Madde, İtilâf devletlerinin güvenliklerinin tehlikeye düşmesi halinde, herhangi bir stratejik bölgeyi işgale haklarının olduğunu;
  • (^) 8. 9. 13. ve 14. Maddeler İtilâf devletlerinin demiryollarından, ticaret gemilerinden, limanlardaki tamir araçlarından faydalanmalarını, kömür ve yağ gibi maddeleri alabilmelerini, bahrî, askerî ve ticarî malzemenin tahrip edilmesinin önlenmesini;

Paris Barış Konferansı sonunda imzalanmış olan barış antlaşmaları üç büyük devletin eseridir. ABD Başkanı, Fransız Başbakanı, İngiltere Başbakanı. Wilson’ın en çok üzerinde durduğu ilke, ulusal self- determination (ulusların kendi kaderlerini kendilerinin saptaması ilkesi) ve bundan sonra savaşın çıkmasını engelleyeceği düşüncesinde olduğu uluslarası bir örgütün, yani Milletler Cemiyeti’nin kurulmasıydı. Fransa ise konferansta Fransa’nın milliyetçi çıkarlarını savundu. İngiltere ise kendi çıkarları doğrultusunda iki ülke arasında dengeyi sağladı. Konferansın karşılaştığı en önemli sorun temelinden bozulmuş olan Avrupa güç dengesiydi.

PARİS BARIŞ KONFERANSI (18 Ocak 1919)

44o maddelik antlaşma ile Almanya, Alsacce-Loren ve Saar bölgelerini Fransa’ya bıraktı. Almanlar bütün denizaşırı topraklarından vazgeçti. Bu sömürgelerde Milletler Cemiyeti denetimi altında manda sistemi kuruldu ve İngiltere, Fransa, Belçika ve Japonya mandater devletler oldu. Almanya en çok 100.000 kişilik bir orduya sahip olacaktı ve zorunlu askerlik sistemi kaldırıldı. Bunun yanında onarım borcu adı altında savaş tazminatı da yüklendi. Daha sonra bir komisyon tarafından saptanan borcun miktarı 56 milyar dolar gibi, Almanya’nın ödeme yeteneğinin çok üstünde bir rakamdı.

ALMANYA İLE BARIŞ: VERSAILLES

ANTLAŞMASI (28 Haziran 1919)