
Study with the several resources on Docsity
Earn points by helping other students or get them with a premium plan
Prepare for your exams
Study with the several resources on Docsity
Earn points to download
Earn points by helping other students or get them with a premium plan
Community
Ask the community for help and clear up your study doubts
Discover the best universities in your country according to Docsity users
Free resources
Download our free guides on studying techniques, anxiety management strategies, and thesis advice from Docsity tutors
Bağ dokusu tipleri ve resimleri poster olarak sunulmuştur.
Typology: Schemes and Mind Maps
1 / 1
This page cannot be seen from the preview
Don't miss anything!
Bağ Doku Bileşenleri Kolajenler bağ dokusunun ana yapısal bileşenidir ve gerilme veya germe kuvvetlerine direnirler. Kolajenler yaklaşık 40 çeşitten oluşan geniş bir protein ailesinden oluşur ve ilk dört tipi en yaygınlarıdır. Tip I kolajen, deri, kemik, tendon ve ligamentlerde yüksek konsantrasyonlarda bulunur. Tip II kolajen lifleri çoğunlukla kıkırdakta bulunurlar. Tip I kolajen kadar organize değildirler. Tip III kollajen, organlarda retikülin liflerini oluşturur ve organlardaki hücreleri düzenlemeye yardımcı olur. Retiküler lifler incedirler - 0 , 5 - 2 mikrometre çaplarındadırlar-. Tip IV kolajenler dallı şebekeler oluşturur ve bazal membranın düzenlenmesine yardımcı olur. Lifli kolajenlerin üç seviyeli organizasyonu vardır: trimer, fibril ve elyaf. Herbir kollajen polipeptidi endoplazmik retikulumda trimerlere kendiliğinden yerleşirler. Trimerler, hücrenin dışındaki fibrillere kendiliğinden bir araya gelirler. Ayırıcılar arasındaki kovalent çapraz bağlar, kollajen fibrillerin mekanik direncini arttırır. Bazı fibriller kendiliğinden lif haline gelir.
Bağ Doku (Connective Tissue – CT) Fonksiyonları: Bir arada tutma destekleme, fiziksel olarak izole ederek ve yastıklayarak koruma, transport ortamı sağlamak. Karakteristik özellikleri: Bağ doku hücrelerinin ortak kökeni : Mezenkim hücreleridir ( mesenchyme cells) Vaskülarite seviyesi : Kan aracılığı ile madde transferinin uzantısı olarak görev yapar. Hücreler arası matriks : Glikoprotein, Glikozaminoglikanlar, protein lifleri (kolajen, elastin ve retiküler lifler), mineraller. Bağ dokusu hücreleri yaş ve fonksiyonlarına göre «Blast-blast» ve « cyte-sit» son ekleri ile adlandırılırlar. Morfolojileri birbirlerinden faklıdır. «Blast» hücreleri aktif hücrelerdir. Fiber ve matriks salgılarlar. «Sit» hücreleri olgunlaşmış hücrelerdir. Matriks düzenlenmesinde etkindir. Bağ dokusu hücreleri; Gerçek bağ dokusu - fibroblastlar/fibrositler Kıkırdak – kondroblastlar/kondrositler Kan – hemositoblastlar/hemositler Kemik - osteoblastlar/osteositler Bağ dokusu tipleri: Emriyonik doku
Gerçek bağ dokusu Gevşek bağ dokusu
şekilde bulunur. Organları sarıp yataklık eder. Resim- 1
yağ bulunur. Yakıt deposu niteliğindedir. Resim- 2
bulunur; Lifler, diğer hücre tiplerini destekleyen iç iskelet oluştururlar. Retiküler lifler, düz kaslarda, endoneuriumda ve hematopoietik organlarda bol miktarda mevcuttur. Resim- 3 Yoğun bağ dokusu Resim- 4
bağ dokusudur. Tendon, ligament ve aponevroz (aponeurosis- kaları bir arada tutan kılıf) yapısını oluşturur.
dağılım gösterdiği bir yapıdadır. Derinin dermis katmanında ve fibröz eklem kapsüllerinde gerilim taşırlar, mekanik dayanım sağlarlar.
oluşan bir yapıdadır. Aort duvarında ve ses telleri gibi esnekliğin ve gerilime dayanımın önemli olduğu dokularda bulunur. Kıkırdak Resim- 5
chrondrocytes located within lacunae (spaces); found in ribs, nose, trachea, and the larynx; supports and reinforces.
external ear; maintains shape and structure.
contains more and thicker collagen fibers; component of intervertebral discs; gives tensile strength. Other
osteocytes lie in lacunae; high vascularized; forms skeletal system; provides support and protection as well as blood production. Resim- 6
respiratory gases, wastes, nutrients, etc... Resim- 7 Elastik fiberlerin çekme etkisi ile çapraz bağ oluşturarak çekmeyi engellemesi ve etki kalktğı zaman düzensiz yapısına geri dönmesi bulunduğu dokulara elastik özellik kazandırır. Resim- 2 : Adipoz bağ dokusu Resim- 1 : Areolar bağ dokusu Resim- 7 : Kan hücreleri Resim- 6 : Kemik dokusu Resim- 5 : Kıkırdak dokuları Resim- 4 : Yoğun bağ dokusu Resim- 3 : Retiküler bağ dokusu Bağ dokusu; Epiteli besler ve yastıklar, enfeksiyona karşı bağışıklık savunma alanı sağlar, organları birbirine bağlar, diğer dokular yoluyla sinirler ve kan damarlarına geçiş sağlar. Bağ dokusu diğer doku tiplerinden farklı olarak çoğunlukla hücreler yerine hücre dışı maddeden oluşur. Hücre dışı madde; protein lifleri ve ara maddeden oluşur. Protein lifleri: Kolajen, elastin ve retiküler lifler olarak üç tipdir. Ara madde de; proteoglikanlar, glikozaminoglikanklar (GAG) ve glikoproteinler bulunur. Çeşitli bağ dokusu tiplerinin hücreleri ise; Fibroblastlar, adipositler, makrofajlar, mast hücreleri ve plazma hücreleridir. Kemik ve tendon, güçlü mekanik mukavemet sağlamak için ağırlıklı olarak kollajen lifleri içerirken diğer birçok organın bağ dokusu daha az kollajen lif ve daha fazla proteoglikan içerir. Buna ek olarak, çoğu organın bağ dokusu metabolik destek sağlamak ve yabancı patojenlere karşı koruma sağlamak için bağışıklık sisteminin hücreleri ve kan damarları içerir. Çoğu organda, fibroblastlar bağ dokusunun birçoğunu sentezler. Kıkırdak, proteoglikanlar ve hiyalüron bakımından zengindir. Bağ dokusunun özel bir şeklidir. Kıkırdak, kompresyona direnir ve çoğu eklemin yüzeyini örter.
Gevşek bağ dokusu , çoğu organlarda bulunur ve mekanik, metabolik ve bağışıklık desteği sağlar. Gevşek bağ dokusu oldukça hücresel ve proteoglikanlar açısından zengindir; Daha az kollajen lifleri içerir. Gevşek bağ dokusu metabolitlerin ve sinyal moleküllerinin difüzyonunu kontrol eder ve kan damarları ve bağışıklık hücreleri içerir. Yoğun bağ dokusu , büyük damarların duvarlarında, deride deri tabakası, tendon ve kemikte bulunur. Yoğun bağ dokusu, daha az hücre ve daha fazla kollajen lifleri içerir. Tendon ve kemikte, kollajen lifleri, çok güçlü bir gerilme mukavemeti sağlamak için çok hassas bir şekilde düzenlenir. Faklı miktarda ve tipteki bağ dokusu bileşenleri (hücreler, lifler ve ara madde) farklı bağ dokusu tiplerini oluştururlar. Bileşenlerin göreli miktarları bağ dokusu işlevini belirler. Elastik lifler, bağ dokusunun gerilmesini ve gevşemesini-geri tepmesini- sağlar. Büyük arterlerin duvarları, yüksek konsantrasyonlu elastin lifleri içerir; bu sayede sistol sırasında gerilmeleri, diyastol sırasında gevşemeleri sağlanır. Elastin proteini, elastik liflerin temel fonksiyonel bileşenidir. Çekme kuvvetleri, elastin proteinini uzamış bir konformasyona getirir. Çekme kuvveti kaldırıldığında, elastin proteini düzensiz haline geri dönerek geri tepme kuvveti oluşturur. Proteoglikanlar, küçük moleküllerin difüzyonunu kontrol eden ve basınç kuvvetlerine direnç gösteren gözenekli, jel benzeri bir madde oluştururlar. Proteoglikanlar uzun şeker yan zincirlerine sahip proteinlerdir. Şekerler glikozaminoglikanlar olarak adlandırılan tekrarlanmış disakaritlerdir. Şekerlerin negatif yükü, Na + ve su çeker. Proteoglikanlar ayrıca çevreleyen hücrelere maruz kalmalarını düzenlemek için spesifik metabolitleri ve sinyal moleküllerini bağlarlar. Hiyalüronik asit, tekrar eden disakarit yapılı uzun bir zincirdir ve protein içermeyen özel bir glikosaminoglikandır. Hiyalüronik asit, 25. 000 kadar disakkariti içerebilir ve bu da büyük bir hacme sahip olmasına ve büyük miktarda suya sahip olmasına izin verir. Kıkırdakta bol miktarda bulunur. Böylece baskı anında su tutup yastıklama yaparak eklem oynaklığını sağlar. Baskı kalkınca tuttuğu suyun bir kısmını bırakır. Normalde su, hidrostatik basınç (kalbin pompalama hareketinden kaynaklanır) koloidal osmotik basınçtan (albümin gibi plazma proteinleri tarafından oluşturur) daha büyük olduğu için esas olarak kapllerin arterial ucunda kapiler duvarını aşarak çevre bağ dokusunun hücre dışı matriksine (HDM) geçer. Ama yukardaki şekilde belirtildiği gibi hidrostatik basınç kapilerin venöz ucna doğru azalır. Hidrostatik basınçtaki düşüş kapiller kanın ozmotik basıncında paralel bir artışa sebep olur çünkü su kapiler duvarından çıktıkça plazma protein konsantrasyonu artar. Artan protein konsantrasyonu ve azalan hidrostatik basınç sonucu venöz uçtaki ozmotik basınç hidrostatik basınçtan daha büyüktür ve su kapilere geri döner. Bu şekilde plazma ve doku sıvısı sürekli karışır, kan dolaşımındaki besinler bağ dokusundaki hücrelere geçer ve hücresel atıklar uzaklaştırılır. Hidrostatik basınç ile kapilerleri terk eden suyun tümü osmotlk basınç ile geri dönmez. Bu fazla doku sıvısı normalde bağ dokusunda başlayan ve tek yönlü lenfatik sisteme giren, sonunda sıvıyı (artık lenf ismini alır) venlere geri götüren açtk uçlu lenfatik kapilerler ile çekilir. Gevşek Yoğun (Sıkı) Areolar Retikular Adipoz Düzenli Düzensiz Elastik Kemik Kan Süngerimsi Yoğun Fibröz Eklem Hiyalin Elastik Kan Plazması
Mononükleer fagositik hücrelerin dağılımı ve işlevleri Hücre tipi Esas Konumu Esas Görevi Monosit Kan Makrofajların öncülü Makrofaj Bağ dokusu, lenfoid organlar, akciğerler, kemik iliği İnflamasyona (savunma) katılan sitokinlerin, kemotaktik faktörlerin ve diğer moleküllerin üretimi, antijen hazırlama ve sunma Kupfeer hücresi Karaciğer (perisinüzoidal) (^) Makofaj ile aynı Mikroglia hücresi Merkezi sinir sistemi Makofaj ile aynı Langerhans hücresi Derinin epidermisi Antijen hazırlama ve sunma Dendritik hücre Lenf düğümleri, dalak Antijen hazırlama ve sunma Osteoklast (birçok makrofajın birleşmesi ile oluşur) Kemik^ Kemik matriksin sindirilmesi Çok çekirdekli dev hücre (birçok birleşmiş makrofaj) Çeşitli patolojik durumlardaki bağ dokusunda^ Yabancı maddelerin ayrılması ve sindirilmesi HDM nin ara maddesi oldukça hidrate (çokça bağlı su ile), saydam, glikozaminoglikanlar (GAG), proteoglikanlar ve çoklu tutturucu glikoproteinler şeklinde esas olarak üç sınıf makromolekülün kompleks karışımıdır. Bağ dokusunun hücreleri ve liflerinin arasındaki boşluğu doldurur ve viskoz yapıda olduğundan dolayı hem kayganlaştırıcı hem de istilacıların penetrasyonuna karşı bariyer görevi görür. Ara maddenin birçok makromolekülü ve fiziksel özellikleri çeşitli hücresel aktiviteleri derinlemesine etkiler. Histolojik inceleme için yeterli derecede tespit edildiğinde bileşenleri bir araya toplanır ve dokularda TEM preperasyonlarında elektron yoğun fi- lamanlar veya granüller olarak gözlenen granüllü bir materyal olarak birikir. GAG (mukopolisakkaritler) tekrarlayan disakkarit birimlerinden (genellikle üronik asit ve heksozamin) meydana gelmiş uzun polisakkaritlerdir. Heksozamin, glukozamin veya galaktozamin ve üronik asit, glukuronik veya iduronik asit olabilir. En büyük, neredeyse benzeri bulunmayan ve en yaygın GAG hiyaluronik asittir (HA veya hiyaluro-nan). 100 s ile 1000 s kDa arasında olan molekül ağırlığı ile hiyaluronik asit, glukozamin-glukuronattan oluşan uzun bir disakkarit polimeridir. Birçok hücrenin hücre zarında bulunan hiyaluronat sentetaz enzim kompleksi ile doğrudan HDM nin içine sentezlenir. Hiyaluronik asit bağ dokusundaki moleküllerin difüzyonunda ve çeşitli organ ve eklemlerin kayganlaşmasında önemli rolü olan oldukça çok miktarda su bağlayan yoğun, viskoz bir polimer ağı oluşturur. Tüm diğer GAG lar daha küçük ( 10 - 40 kDa), sülfatlı, proteoglikanların bir parçası olarak proteinlere kovalent bağlarla bağlı olup, Golgi kompleksleri tarafından sentezlenmek-tedir. Proteoglikanlarda bulunan başlıca 4 GAG; dermatan sülfat, kondroitin sülfat, keratan sülfat ve heparan sülfattır. Hepsi farklı disakkarit birimine ve doku dağılımına sahiptir. Hiyaluronik asit gibi bu GAG lar ara maddenin viskozitesine yardım edecek yoğunlukta hidrofilik ve eloktrostatik (iyonik) bağlar ile yüksek sayıda katyonu (genellikle sodyum) bağlayan polianyonlardır. Proteoglikanlar, çeşitli sayıda ve konfigürasyonda sülfatlı GAG a kovalent bağlarla bağlanan bir öz proteininden oluşur. Glikoproteinler gibi GER de sentezlenir, GAG yan zincirlerinin bağlandığı Golgi de olgunlaşır ve ekzositoz ile hücreden salgılanır. Glikoproteinlerden farklı olarak ana kıkırdak bileşeni agrekan gibi bazı proteoglikanlar polipeptitler-den daha büyük kütleli polisakkarit zincirleri içerirler. Proteoglikanlar, kısmen Golgi komplekslerindeki enzimatik farklılıklardan kaynaklanan yoğunlukları ile ayırt edilir. HDM alanı her biri faklı uzunluklarda ve içeriklerde bir veya birçok GAG içeren çeşitli farklı öz proteini içerebilir. Küçük bir proteoglikan olan dekorin az sayıda GAG yan zincirlerine sahiptir ve tip I kolajen lifçiklerine bağlanır. Sindekan gibi hücre yüzey proteoglikanları transmembran bir öz proteinine sahiptir ve HDM ye hücrenin tutunabileceği ek bağlantı olarak görev yapar. En iyi bilinen proteoglikanlardan birisi olan agrekan, çok sayıda kondroitin sülfat ve keratan sülfat zincirleri içeren öz proteini ile çok büyüktür ( 250 kDa).